35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘GLOBOCAN’ verilerine göre 2022’de kanser üzerine 184 ülkede araştırma yapıldı. Verilere göre, en son küresel çapta yaklaşık 19 milyon 500 bin kişiye kanser tanısı konuldu. Yaklaşık 10 milyon kişi de bu melun hastalığın pençesinde hayatını kaybetti.
10 yıl önce kanser tanısı konulan kişi sayısı yaklaşık 14 milyon, hayatını kaybedenlerin sayısı ise yaklaşık 8 milyondu. 2040’da kanser tanısı konulan kişi sayısının yüzde 47 artışla yaklaşık 28 milyon 400 bine ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise en son verilere göre yaklaşık 250 bin kişiye kanser tanısı konulurken, yaklaşık 130 bin kişi hayata veda etti.
Ülkemizde sırasıyla en sık akciğer kanseri, meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, prostat kanseri ve tiroid kanseri görülüyor. Bu 5 kanser türü, tüm kanser türlerinin % 50’den fazlasını oluşturuyor. Son yıllarda meme kanseri görülme oranı akciğer kanseri görülme oranını geçti.
Dileriz, kimse kansere yakalanmasın. Dileriz, tüm kanser hastaları sağılığına kavuşur. Dileriz, kanserin kesin tedavisi bir an önce bulunur. Kanseri yenmede yüksek moralin ve azmin ne kadar etkili olduğunu biliyoruz. Yüksek moral ve azimle kanseri yenerek sağlığına kavuşan birçok kişi olduğunu biliyoruz. Onlardan öyle biri var ki… Kanseri; bir değil, iki değil, tam üç kez yenmeyi başardığını biliyoruz. Sıra dördüncüde…
Geçtiğimiz günlerde 4’üncü kez kansere yakalandığını açıkladı. 7 yılda 4’üncü kez yakalandığı kanserin tedavisine hemen başlandı. Aktif çalışma dönemini Y Kuşağı’nın ucundan yakaladığı, Z Kuşağı’na ise hiç denk gelmeyen Türk sinemasının gamzeli güzeli. Bahar Öztan…
Bahar Öztan, 11 Ağustos 1962’de Hatay’ın İskenderun ilçesinde doğdu. Babası; Arif Cerrahoğlu, annesi ise Aysel Cerrahoğlu olan Bahar Öztan’ın ablası kendisi gibi oyuncu olan Nilgün Saraylı. Arif Cerrahoğlu – 3 yaşındaki Ülkü Cerrahoğlu Doğum adı Ülkü Cerrahoğlu olan Bahar Öztan, henüz genç kızken güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Arkadaşlarının telkinleriyle 1976’da düzenlenen bir fotoroman yarışmasında finalist olan Bahar Öztan, hemen ardından Başak Gürsoy Ajans’a kayıt olarak mesleki seçimini yaptı. Televizyonun ülke geneline yeni yeni yayıldığı yıllar…
TRT’nin ticari reklam yayınlamaya başlamasıyla birlikte reklamcılık sektörü ziyadesiyle hızlı bir gelişim sürecine girdi. Şirketler; gazete, dergi ve radyo reklam bütçelerini kısarak televizyon reklamlarına ağırlık vermeye başladı. Gazete ve dergi reklamlarında fotoğraflarıyla, radyo reklamlarında ise sesleriyle yer alan reklam oyuncuları, ürünleri televizyonda daha etkin bir halde tanıtmaya başladı.
Televizyondaki reklamlar, reklam oyunculuğunda yeni bir çığır açtı. O dönemlerde, günümüzün tersine reklam filmlerinde dönemin ünlü oyuncuları değil, hiç tanınmayan kişiler kamera karşısına geçiyordu. Reklam filmi oyunculuğunda sıradan kişilerin halk üzerindeki etkisini anlatması açısından en iyi örnek kanımca, Osman F. Seden’in yönettiği; Kemal Sunal, Oya Aydoğan ve Cem Erman’ın başrollerini paylaştığı 1978 yapımı ‘100 Numaralı Adam’dır.
Reklam filmleri birçok kişiyi sinema oyunculuğuna taşıdı. Reklam filmleriyle, halk üzerinde derin bir etki bırakan kişiler, doğal olarak beyazperdenin yönetmen ve yapımcılarının dikkatini çekiyordu. Bahar Öztan, işte o kişilerden biriydi. Yaklaşık 30 reklam filminde rol alan Bahar Öztan, 1977’de Oksal Pekmezoğlu’nun yönettiği ‘Çırılçıplak’ ile sinema oyunculuğuna başladı. REKLAM Bu arada fotoromanları es geçmeyelim…
Bir olay örgüsü anlatan fotoğrafların metinlerle desteklendiği bir yayım türü olan fotoromanların 1960 ve 1970’li yıllarda peynir – ekmek gibi satıldığını biliyor musunuz? Günümüze sosyal medyaya gösterilen ilgi neyse, o yıllarda fotoromanlara gösterilen ilgi oydu. Bahar Öztan, bir yandan peşi sıra sinema filmlerinde rol almaya başlarken şöhretini pekiştirmede Barış Manço ile birlikte yer aldığı ‘Yıl 2023’ adlı fotoroman önemli pay sahibi oldu. Ki o Barış Manço’nun halk üzerindeki etkisini tasavvur edebilmek için günümüzün en şöhretli kişisi kimse onun halk üzerindeki etkisinin katlarca fazlasıydı. Doğal olarak Bahar Öztan’ın şöhret basamaklarını zıplaya zıplaya çıkmasında Barış Manço’nun ‘Yıl 2023’ adlı fotoromanının etkisi yadsınamaz.
Peki Bahar Öztan’ın Türk sinemasındaki yeri ne oldu? Bahar Öztan, sinema sektörüne yeni girdiği 1970’li yılların sonunda iki filmde rol alırken 1980’li yıllara damgasını vuran oyunculardan biri oldu. Bu sorulara rakamlarla cevap verilmesi gerekirse; Tabloda da görüldüğü üzere 1980 -1989 arasındaki 10 yıllık süreçte toplam 1.139 Türk filmi çekildi. Bahar Öztan, kariyerindeki 60 filmin 56’sını 1980 – 1989 arasındaki 10 yıllık süreçte çekti. Öztan, o 10 yıllık süreçte çekilen her 100 filmin 5’inde rol almayı başararak ne ölçüde etkin bir oyuncu olduğunu gözler önüne serdi. Üstelik, o yıllarda da her zaman olduğu gibi meslektaşlar arasında kıyasıya bir rekabet söz konusuydu. Üstelik, o yıllardaki kıyasıya rekabeti ortaya koyacak mecralar, günümüzde olduğu kadar çok seçenekli değildi.
Televizyon diziler vardı var olmasına ama bu kadar çok yayın mecrası yoktu. O yıllarda televizyon tek kanallıyken günümüzde televizyon dizileri ulusal kanalların yanı sıra dijital platformlarda da sıkça yayınlanıyor. ‘Kanlı Nigar’ (1981) Dolayısıyla o yıllarda oyuncular, günümüzde olduğu gibi kendilerini gösterme adına yeterince imkâna sahip değildi. Elbette günümüzde yayın mecrasının çokluğuna paralel olarak yapım, buna bağlı olarak oyuncu sayısı da bir hayli arttı. Ne var ki önceki dönemlerde de oyuncu sayısı hiç de az değildi. Bu nedenle rekabet her dönem yüksek ölçülerde yaşanıyordu.
1980’li yıllarda en çok filmde rol alan oyuncularına bakacak olursak 1980 -1989 arasında 56 filmde rol alan Bahar Öztan’ın Türk sinemasındaki konumunu daha iyi anlamış oluruz. Öztan, film sayısı açısından 1980’li yılların şampiyonu. 1980’li yıllarda Türk sinemasını ayakta tutan unsur; sinema salonları değil, video sektörüydü. Doğal olarak, yeni bir teknolojinin cezbediciliği insanlar üzerinde büyük etki bırakmıştı. Evden çıkmadan daha ucuza film izleme keyfini sunması açısından video sistemi, her evin vazgeçilmez parçası oldu. Öyle ki her mahallede bakkaldan çok kasetçi dükkanı vardı.
Ne var ki kasetteki şeritlerin sık sık kopması veya bobine sıkışması gibi teknik sorunların yanı sıra film izleme keyfinin küçük ekranda yeterince yaşanamaması nedeniyle video dönemi uzun soluklu olmadı. Bu dönemin sona ermesindeki bir diğer önemli faktör ise televizyonun tek kanal olmaktan çıkması ve özel kanalların yayın hayatına başlamasıydı. REKLAM Sinema sektörü, 1970’li yılların ortasından itibaren televizyonun etkisiyle nasıl zayıf düştüyse bu kez aynı dertten mustaripti. Özel kanallarda sunulan çoklu seçenekler nedeniyle video oynatıcılar gözden düşerek eskicilere satılmaya başlandı.
Doğal olarak, bakkallar yeniden en çok dükkana sahip olan işletmeler olan kimliğini yeniden kazandı. Televizyonun ikinci kez darbe vurduğu sinema sektörü, video döneminin de sona ermesiyle birlikte 1990’lı yılların başından itibaren yeni bir duraklama dönemine girdi. Öyle ki, çekilen film sayısı bir önceki 10 yıllık döneme oranla % 55’lik azalma yaşandı. Bunun sonucunda da 1980’li yılların yıldız oyuncuları, mesleklerinden uzaklaşmak zorunda kaldı. Hülya Avşar, 1980’li yıllara oranla az sayıda filmde rol almaya devam etse de yükselişteki televizyona yatay geçiş yaparak kariyerini günümüze kadar taşımayı başardı. Bahar Öztan, 1987’de oyunculuğunun yanına şarkıcılığı da ekledi. Melahat Pars gibi bir üstattan Türk sanat müziği dersleri alarak büyük bir azim ve hevesle şarkıcılığa başladı başlamasına ama 1990’lı yıllarda yaşanan pop müzik patlaması, istisnalar hariç başka tür müziğe ve onların icracılarına fazla şans tanımadı. Aha Tuğba ile Bahar Öztan mesleki açıdan rakip olsalar da dostluklarını her daim korudu.
Hayatını başka bir alanda idame ettirmenin zamanının geldiğini düşünen Bahar Öztan, 1991’de Müzik, Bahar Öztan’a kariyer açısından fazla şans tanımamış olsa da karşısına Almanya turnesinde mimar Yavuz Çolak’ı çıkardı. 1996’da oğlu Yiğit’i dünyaya getiren Bahar Öztan, 2001’de eşinin işleri nedeniyle 6 yıl ABD’de yaşadı. 2007’de Türkiye’ye dönen Öztan, 2008’de Yavuz Çolak ile boşandı. Bahar Öztan – Yiğit Çolak Bahar Öztan, aynı yıllarda oyunculuğa dönüş yapmak istese de sektör, tamamen değişmişti. Dönem, ortaya kendi yıldızlarını çıkarmış, kendi döneminin yapımcıları ve yönetmenlerinin çoğu ya hayatını kaybetmiş ya da mesleklerini bırakmıştı. ‘Babamız Eğleniyor’ (1987) Bahar Öztan, 2015’te yaptığı bir açıklamada Mehmet Ali Erbil’in komik biri olduğunu dile getirdi. Öztan, aynı açıklamada gençlik yıllarında Kadir İnanır’a âşık olduğunu söyledi. Bahar Öztan, buna rağmen oyunculukta ısrar ederek 2007’de ‘Aşk Kapıyı Çalınca’, 2008’de ‘Görgüsüzler’, 2012’de ise ‘Başkanın Kızı’ için yıllar sonra yeniden kamera karşısına çıktı. Bu dönemde ayrıca bir televizyon programı sunan, bir de reklam filminde rol alan Bahar Öztan’ın oyunculuk adına ikinci çıkarması 2015’te yakalandığı yumurtalık kanserine yakalanmasıyla yarım kaldı.
Bahar Öztan; azimliydi, inatçıydı… Bu özelliğini mesleki yaşamında defalarca göstermişti. Söz konusu olan hayatı olunca mı gösteremeyecekti? Kanseri yendi. Ne var ki bir süre sonra yeniden kansere yakalanan Bahar Öztan, uzun ve son derece yıpratıcı tedavi sürecini yeniden yaşadı. Kanseri yeniden yendi. Kanser yeniden nüksetti. Kanser, üçüncü kez kendini gösterdi. Yine yendi. Bahar Öztan’a, 10 gün önce dördüncü kez kanser tanısı kondu. Öztan, yeniden başlayan tedavisinde işlerin yolunda gittiğini açıklayarak yüreklere su serpti. İnanıyoruz ki Bahar Öztan, bir nevi derbi maçına dönen kanserle mücadelesinde son gülen taraf olacaktır. Yeşilçam’ın gamzeli güzeli hayatını kaybetti.
Sinem Kobal’dan duyarlı paylaşım